German-Turkish Week 2009


H. E. Ali Ahmet Acet
Ambassador of Turkey to Germany


“German-Turkish Week 2009” etkinliğinin açılışı vesilesiyle düzenlenen bu törene katılmaktan ve sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti belirtmek isterim.

Türk ve Alman halkları arasında birkaç yüzyıllık yakın dostluk ilişkisi, hepinizin bildiği üzere 1960’lı yıllarda özellikle  Türkiye’den Almanya’ya yönelik iş göçü nedeniyle daha da yoğunluk kazanmıştır. Türkiye ile Almanya arasında bugün her alanda çok yakın ilişkiler tesis edilmiştir. Almanya, Türkiye’ye gelen turist sıralamasında birinciliği yıllardır diğer ülkelere kaptırmamaktadır. Bu perspektif de göz önünde bulundurulduğunda, Türk ve Alman halklarının, dünyada birbirlerini en iyi ve en yakından tanıyan halklar arasında ilk sıralarda geldiklerini söylemek zannımca çok da iddialı olmayacaktır. Dolayısıyla, birbirilerini bu kadar iyi tanıyan ve yakın temasta bulunan iki halkı, bunların kültürel zenginliklerini ve ortaklıklarını “German-Turkish Week 2009” başlıklı bir hafta içerisinde  sunma girişiminden ötürü, etkinliğin organizatörleri olan “Institute for Cultural Diplomacy”, “Robert Bosch Stiftung” ve “İstanbul Policy Center der Sabancı University”i  tebrik etmek istiyorum.

“German-Turkish Week 2009” etkinliğinin “Germany Meets Turkey-a Forum for Young Leaders” programının bir parçası olması ise beni ayrıca mutlu kılmaktadır. Birçoğunuzun bildiği üzere bu program, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi hedefi doğrultusunda  genç liderleri bir araya getirmektedir. Böyle bir haftanın, bu tür bir hedefi gerçekleştirmeyi çalışan programın parçası olması, dolayısıyla gençler tarafından düzenlenip büyük oranda gençleri hedef alması, Türk-Alman ilişkilerinin ve Almanya’daki Türk toplumunun geleceği açısından beni daha fazla ümitlendirmekte, hatta gururlandırmaktadır. Zira, birbirimizi bu kadar iyi tanımamıza rağmen bugün maalesef iki ülke arasındaki ilişkilerin ve Almanya’daki Türk toplumuyla ilgili tartışmaların önyargılardan kurtulamadığını üzüntüyle izliyorum.

Kültürel farklılıklar mutlaka olacaktır ve insanların bu farklılığı kendi kimliğinin parçası olarak görmesi gayet doğaldır. Ancak asıl önemli olan hoşgörülü ve birbirine saygılı davranmayı, kültürel farklılıkları zenginlik olarak görmeyi becerebilmektedir. Günümüz dünyasının aydın gençlerinin bu duygularla hareket ettiklerine inancım tamdır.

Bu vesileyle, her iki toplumun da aydın genç liderlerine seslenme şansını kullanmak istiyorum. Unutmayalım ki gelecek bugünün siyasetçilerinden, yöneticilerinden ve bürokratlarından çok siz gençlerindir. Genç liderlere dönük bu tip etkinlikler hepimiz için sesimizi duyurmak, sorunlarımızı paylaşmak ve çözümün parçası olmak açısından fırsatlar içermektedir. Sizler gibi sorumluluk sahibi gençleri görmek bizi geleceğimiz bakımından cesaretlendirmektedir.

“German-Turkish Week 2009”un, iki ülkenin ve iki halkın kültürel zenginliğini etkili bir şekilde yansıtan, iki halkın daha da kaynaşmasına katkı yapan, böylece ortak geleceğimizin daha sağlam temeller üzerine oturtulmasını sağlayan  bir etkinlik olmasını diliyorum. Bu etkinliğin düzenlenmesinde, bu güzel fikrin hayata geçirilmesinde emeği geçen ve bu akşam burada bulunanlara teşekkür eder, herkese  keyifli bir akşam ve hafta dilerim.